Ayçiçeği Yetiştiriciliği

AYÇİÇEĞİNİN ÖNEMİ

Ayçiçeği; içerdiği yüksek orandaki (%22-50) yağ miktarı nedeniyle, bitkisel ham yağ üretimi bakımından önemli bir yağ bitkisidir. Ayçiçeği yağı; içerdiği çoklu doymamış yağ asitleri oranının yüksek (%69), doymuş yağ asitleri oranının ise düşük (%11) olması nedeniyle, beslenme değeri en yüksek olan bitkisel yağlardan birisidir. Ayçiçeği yağı; sıvı olarak yemeklerde ve kızartmalarda yaygın olarak kullanılmaktadır. Ayrıca, diğer bitkisel yağlarla karıştırılmak suretiyle yemeklik ve sofralık margarin yapılarak da tüketilmektedir. Bugün, dünya bitkisel ham yağ üretiminin % 12.6’sı ayçiçeğinden karşılanmaktadır. Ülkemizde yıllara göre değişmekle beraber, yıllık 220-380 bin ton ayçiçeği yağı üretilmektedir. Türkiye bitkisel ham yağ üretiminin % 46.7’si ayçiçeğinden karşılanmaktadır. Ayçiçeği; yıllara göre değişen, yıllık 1 milyon tonluk ham yağ ithalatının önüne geçe bilmek ve yağ açığımızı kapatmak için üretebileceğimiz en önemli yağ bitkisidir.
Yağı çıkarıldıktan sonra geriye kalan küspede, yüksek oranda protein bulunmaktadır (kabuklu % 32.3, kabuksuz % 46.8). Bu nedenle, karma yem üretiminde oldukça yaygın olarak kullanılmaktadır. Soya küspesinden sonra metobolize enerji değeri en yüksek yağlı tohum küspesidir (2260 kcal/kg). Dünya yağlı tohum küspe üretiminin % 6.8’i ayçiçeğinden karşılanmaktadır.
Ayçiçeği yağında bulunan yüksek orandaki linoleik yağasiti kurumayı çabuklaştırıcı özelliğe sahiptir. Bu nedenle, yağlı boya yapımında çok önemli bir yere sahiptir. Ayrıca, kağıt, plastik, sabun ve kozmatik ürünler yapımında hammadde olarak kullanılmaktadır.
Ayçiçeği tanesi kavrularak çerez olarak insanlar tarafından zevkle yenilmektedir. Ayrıca, kuş yemi olarak da kullanılmaktadır.
Hasat sonrası artta kalan sapları ile tohum kabukları yakacak olarak değerlendirilmektedir. Sapların yakılmasından elde edilen külde yüksek oranda (%36-40) potasyum bulunmaktadır. Bu küller tarlaya serpilmek suretiyle, gübre olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca, ayçiçeğinin sap ve tablaları ; furfurol ekstraksiyonunda ve kağıt yapımında da kullanılmaktadır.
Ayçiçeği; soya ve mısır gibi bitkilerle karışık olarak ekilmek suretiyle yeşil yem veya silaj yapılarak hayvan beslenmesinde kullanılmaktadır.
Ayçiçeği bir çapa bitkisidir. Kendisinden sonra ekilen bitkilere temiz ve havalanmış bir toprak bırakmaktadır. Bu nedenle, iyi bir ekim nöbeti bitkisidir. Özellikle Bölgemizde sürekli Buğday ekimi yapılan sulanmayan alanlarda, kök çürüklüğü hastalığı, buğday’da büyük verim düşüklüğüne neden olmaktadır. Bu nedenle, kök çürüklüğünün sorun olduğu bölgelerde, Ayçiçeğinin ekim nöbetine sokulması ile, bu hastalığın önüne geçilmekte ve buğday veriminde %20-50’lik oranlarda artış sağlanmaktadır.

2. AYÇİÇEĞİ TARIMI

2.1. İklim İsteği

Ayçiçeği kara iklim kuşağında ve ılıman iklimin yağışlı bölgelerinde yetiştirilen tek yıllık bir bitkidir. Çok geniş bir adaptasyon alanına sahiptir. Amerika, Avrupa, Asya, Afrika ve Avustralya kıtalarına mensup çok değişik ülkelerde tarımı yapılmaktadır. Kuzey Amerika’da 50. enlem derecesine kadar olan bölgelerde başarıyla yetişebilmektedir. Ayçiçeği bitkisinin normal bir gelişme gösterebilmesi ve yeterli verim alınabilmesi için, diğer bitkilerde olduğu gibi, belirli iklim değerlerine gereksinim duymaktadır. Ayçiçeği bitkisinin yetiştirildiği çevre koşulları, onun büyüme ve gelişmesi ile verim ve tohum kalitesini farklı şekillerde etkilemektedir. Aynı ayçiçeği çeşidinin Güney ve Kuzey Amerika kıtasında yetiştirilmesi ile elde edilen tohum kalitesi farklı olmaktadır. Ayçiçeği tarımında başarılı bir sonuç alabilmek için, çevre koşullarına karşı tepkisini çok iyi bilmek gerekmektedir. Bu takdirde değişen çevre koşullarına uygun üretim teknikleri uygulanarak yeterli ürün alınabilmektedir.

Sıcaklık: Ayçiçeği bitkisi soğuk ve yüksek sıcaklıklara karşı oldukça toleranslı bir bitkidir. Bu nedenle, geniş bir yayılma alanına sahiptir.120-130 günlük vejatasyon süresi boyunca toplam sıcaklık isteği 2600-2850 oC dir. Ayçiçeği bitkisinin değişik gelişme dönemlerinde farklı sıcaklık isteğine sahiptir. Tohumun çimlenebilmesi için toprak sıcaklığının minimum +4 oC olması gerekmektedir. Ancak; çimlenmenin normal olabilmesi için, toprak sıcaklığının en az 10-12 oC’ye yükselmesi gerekmektedir. Toprak sıcaklığı arttıkça, tohumun çimlenme ve sürme hızı da artmaktadır. Bölgemizde Şubat ayının sonlarına doğru toprak sıcaklığı, Ayçiçeği tohumunun çimlene bileceği normal değerlere ulaşmaktadır. Daha erken ekimlerden kaçınılmalıdır.
Ayçiçeği bitkisi fide döneminde soğuklara karşı oldukça dayanıklıdır. Bitki, kotiledon yapraklı döneminde, –5 oC’ye kadar dayanabilmektedir. Bitkinin düşük sıcaklıklara direnci 6-8 yapraklı döneme kadar kademeli olarak azalmaktadır. Bitkinin daha ileri gelişme döneminde, sıcaklık 0 oC’ye düştüğünde, bitki zarar görmektedir. Özellikle, ileri gelişme dönmelerinde ayçiçeği bitkisi düşük sıcaklıklara maruz kaldığında bitkinin uç büyüme noktası zarar görür ve daha sonra bitki dallanır. Bitkinin dallanması ile de verim düşmektedir. Bölgemizde Şubat sonu, mart ayında ekim yapılır ise, Ayçiçeği bitkisi, düşük sıcaklardan olumsuz etkilenmez. Çiçeklenme döneminde bitkinin düşük sıcaklıklara maruz kalması, bitkiyi ve dölleyicileri olumsuz etkilemektedir. Bitkinin büyüme ve gelişmesi için 18-20 oC gece / 24-26 oC gündüz sıcaklıları optimumdur. Bitkinin Net Asimilasyon Oranı (NAR) 28 oC hava sıcaklığında, en yüksek değere ulaşmıştır. Bitkide fotosentez için optimum hava sıcaklığı, 30-35 oC’dir. Fotosentez 45 oC’ye kadar devam edebilmektedir. 45 oC’nin üzerinde fotosentez durmaktadır.
Ayçiçeği tarımında üretim için 21-24 oC gündüz hava sıcaklığı optimumdur. 36-40 oC’nin üzerindeki yüksek sıcaklıklarda polen tozu çimlenemediği için, yabancı tozlanma tehlikeye düşmektedir.

Çukurova bölgesinde, ilk bahar ekimlerinde, hava sıcaklığı bitkinin büyüme ve gelişmesi üzerine olumsuz etki yapmamakta. Ancak; ikinci ürün ekimlerinde Özellikle çiçeklenme döneminde ortaya çıkan yüksek sıcaklık, döllenmeyi olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, ikinci ürün ekimlerinin Temmuz ayının 20’sinden sonra yapılması önerilmektedir.
Yetişme süresindeki, özellikle tohumun gelişme döneminde, ortaya çıkan yüksek sıcaklık, yağ asitleri bileşimini etkileyebilmektedir ve yağın kalitesini düşürmektedir.
Yetişme süresi boyunca ortaya çıkan yüksek sıcaklık, protein oranını yükseltmekte, yağ oranını ise azaltmaktadır. Ayçiçeği bitkisi diğer yağ bitkilerine göre sıcaklığa daha toleranslı ve bu koşullarda daha yüksek yağ üretimi sağlanır.

Gün Uzunluğu: Ayçiçeği bitkisi ışıklanmaya fazla duyarlı değildir. Bitki çok geniş ışıklanma sürelerinde çiçeklenebilmektedir. Genellikle nötür gün bitkisi olarak kabul edilmektedir. Ancak, son zamanlarda ışıklanmaya karşı reaksiyoner ıslah hatları geliştirilmiştir. Özellikle tohumluk üretimlerinde ana ve baba hatların eş zamanlı çiçeklenmeleri için, ışıklanmaya karşı tepkilerinin çok iyi bilinmesi gerekmektedir.
Ayçiçeği bitkisi normal olarak fotosentez yapabilmek için, yeterli miktarda ışığa gereksinim duyar. Işığın yetersiz olduğu durumlarda, fotosentez miktarı önemli ölçüde azalır. Örneğin; Güneş ışığının % 40 eksik olduğu gölge koşullarda yetiştirildiğinde, verimde % 64’lük bir azalma ortaya çıkmaktadır. Özellikle, çiçeklenme-tohum oluşum döneminde yeterli ışık olmaz ise, verim önemli miktarda azalmaktadır. Bu nedenle, bulutlu ve az güneşli koşullardan hoşlanmaz. Ayçiçeği bitkisi, yetişme süresi boyunca ışık yoğunluğunun yüksek olmasını ister. Işıklanma süresi ve ışık yoğunluğu yönünden, bölgemizde Ayçiçeği yetiştiriciliğinde bir sorun bulunmamaktadır.
Ayçiçeği yaprakları fototropik özelliğe sahiptir. Yani ışığa göre yön değiştirmektedir. Yaprakların bu özellikleri fotosentezi, dolayısı ile verimi olumlu yönde etkilemektedir. Yapılan bir araştırma göstermiştir ki; Işığa yönelen yapraklar, hareketsiz olanlara göre % 9 daha fazla ışıktan yararlanmaktadır ve fototropizm bitkinin fotosentez kapasitesini % 10-23 daha fazla artırmıştır. Ayçiçeği C3 bitkisidir.

Yağış: Ayçiçeği; kurak koşullara fazla dayanıklı olmamakla beraber, diğer kültür bitkilerinin yetişemediği kurak koşullarda başarıyla yetişebilmektedir. Ayçiçeği bitkisi topraktaki suyu en iyi değerlendiren bir bitkidir. Bunun nedeni, kök sisteminin gelişmiş ve 2 m derinlere kadar inebiliyor olmasıdır. Bitki büyümesinin olmadığı, kuraklık stresi koşullarında dahi, ayçiçeği bitkisi fotsentezini devam ettirmektedir. Netice olarak, ayçiçeği bitkisi kısa süren kuraklıklardan etkilenmez ve verimde bir azalma meydana gelmez.
Ayçiçeği bitkisi yetişme süresi boyunca 500-600 mm’lik toplam yağışa gereksinim duyar. Bu yağışın yetişme dönemi içerisine dağılmış olması gerekmektedir. Ayçiçeği bitkisinin su isteği bölgelere göre değişmektedir. Bunun nedeni; toprak yapısının, sıcaklığın, nispi nemin ve rüzgarın etkisinin bölgelere göre farklı olmasıdır. Normal koşullarda ayçiçeği bitkisinin günlük su tüketimi; 3.5-3.8 mm iken, hava sıcaklığı 35 oC’ olduğunda su tüketimi 7.5 mm’ye ulaşmaktadır.

Ayçiçeği bitkisinin değişik gelişme dönemlerinde gereksinim duyduğu su miktarı farklı olmaktadır. Ayçiçeği tohumlarının çimlenebilmesi için, toprakta yeterince suyun olması gerekmektedir. Diğer bitkilerle karşılaştırıldığında, tohumun çimlenebilmesi için daha az su yeterli olabilmektedir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki; çıkıştan, tabla oluşumunun başlangıcına kadar geçen sürede, ayçiçeği bitkisi yıllık toplam su tüketiminin yaklaşık %20’sini kullanmaktadır.
Ayçiçeği bitkisinin suya en fazla ihtiyaç duyduğu dönem; çiçeklenmeden önceki ve sonraki 40 günlük dönemdir. Bu dönemde bitki yıllık toplam su tüketiminin yaklaşık % 60’ını kullanmaktadır. Çiçeklenme döneminde bitkinin susuzluk stresine girmesi halinde verim azalmaktadır. Özellikle, çiçeklenme ve döllenmenin olduğu 10 günlük dönemde, bitki susuzluk stresine maruz kalırsa, verim çok fazla etkilenmektedir. Örneğin; bu dönemde bitkinin alması gereken toplam su miktarında % 20’lik bir eksilme, tohum veriminde % 50’lik bir azalmaya neden olmaktadır. Bunun nedeni; çok kurak koşullarda, erkek organların döllenme özelliğine kavuşa bilmesi için gerekli gelişmenin (athesisin) durmasıdır. Ayçiçeği bitkisi toplam su tüketiminin %20’sini ise, çiçeklenmeden sonraki dönemde kullanmaktadır. Çiçeklenmeden sonraki 20 günlük dönemde bitkinin susuzluk stresine girmesi halinde, yağ verimi de olumsuz yönde etkilenmektedir. Aşırı kurak koşullarda bitkinin alt yaprakları kurumaya başlar, stersin devam etmesi halinde, kuruma yukarıya doğru devam eder. Neticede, fotosentez ve verim olumsuz yönde etkilenir. Ayçiçeği; fazla nemli bölgeleri sevmez. Hava nispi neminin yüksek olması halinde, tabla çürüklüğüne neden olan hastalıkların olumsuz etkisi artar. Bu nedenle; Ayçiçeği tarımında, hava nispi neminin düşük olduğu bölgeler seçilir. Erken ilk bahar ekimlerinde hava nispi nemi yönünden, bölgemizde fazla sorun yaşanmamakta. Ancak, ikinci ürün ekimlerinde, yüksek hava nemi nedeniyle, tabla çürüklüğü hastalığı büyük sorun olmaktadır. Bu nedenle, ekim zamanı geciktirilerek, tabla oluşumunun Eylül ayına denk gelmesi sağlanır ve yüksek nemden bu şekilde kaçılarak, hastalığın etkisi en aza indirilmelidir.
Ayçiçeği tarımında yağışın yeterli olmaması veya yetişme dönemi içerisine dağılmamış olması halinde, sulanmalıdır. Çukurova bölgesinde, erken ilk baharda yapılan ekimlerde, Mayıs ayının çok kurak geçmesi durumunda, verimde önemli azalmalar olabilmektedir. Bu nedenle, özellikle, çiçeklenme döneminde havaların çok kurak geçmesi halinde, sulama yapıla bilir ise, verimde önemli artışlar olacaktır. Diğer dönemlerde sulamaya gerek duyulmamaktadır. İkinci ürün koşullarında ise fazla sulamadan kaçınılmalıdır. Kök ve tabla çürüklüğü hastalığının etkisi artar. Sulama ile önemli verim artışları elde edilmektedir. Bununla beraber, kurak koşullardan en az etkilenen Ayçiçeği üreticileri olmaktadır.

2.2. Toprak İsteği

Ayçiçeği toprak isteği bakımından fazla seçici değildir. Kumlu topraklardan, killi topraklara kadar değişim gösteren farklı yapılardaki topraklarda başarıyla yetişebilmektedir. Özellikle, derin, organik maddece zengin alüviyal topraklar, ayçiçeği tarımı için çok uygundur. Fazla verimli olmayan topraklarda dahi, çok iyi gelişme gösterebilmektedir. Fazla taşlı, kumlu ve yüzlek toprakları sevmez.

Ayçiçeği tarım yapılacak topraklarda pH=6.0-7.2 arasında olması istenir. Fazla asitli topraklarda normal gelişme gösteremez. Ayçiçeği tarımı yapılacak topraklarda taban suyu yüksek olmamalı ve drenaj sorunu bulunmamalıdır.
Ayçiçeğinin tuzluluğa toleransı fazla olmayan bir bitkidir. 2-4 mmhos/cm tuz konsantrasyonuna dayanabilmektedir. Bu değerden daha yüksek tuzluluğa sahip olan topraklar, ayçiçeği için uygun değildir. Topraktaki NaCl miktarı % 1’in üzerinde çıktığında, çimlenme olumsuz etkilenir. NaCl’nin, % 2’nin üzerine çıkması halinde, çimlenme sıfıra kadar düşmektedir. Ayrıca, topraktaki tuz miktarının artması ile yağ oranı da azalmaktadır.

2.3. Ekim Nöbeti

Ayçiçeği bitkisi fazla gelişmiş yeşil aksama sahip olduğu için, yetişme süresi boyunca topraktan fazla miktarda besin elementi kaldırmaktadır. Bu nedenle, aynı tarlaya her yıl üst üste ekim yapılması halinde, verim düşmekte, taneler küçülmekte ve hastalık ve zararlılar artmaktadır. Özellikle, Ayçiçeği ekimi yapılan alanlarda, Canavar otu (Orabanch) önemli bir kök paraziti olarak bitkilere zarar vermektedir. Bu zararlının etkili olduğu alanlarda, ekim nöbeti uygulaması mutlak zorunludur. Bu nedenle kesinlikle aynı tarlaya üst üste her yıl, Ayçiçeği ekimi yapılmamalıdır. Orabanşa karşı 4 yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır.
Ayçiçeği tarımında, bölgelere göre farklı bitkiler ekim nöbeti içerisinde yer alırlar. Ayrıca sulu ve kuru tarım bölgelerine göre de uygulanan ekim nöbeti sistemleri farklı olmaktadır. Adana Tarım İşletmeleri Müdürlüğü (Ceyhan-Adana) arazisinde, sulanmayan kuru alanlarda Buğdayla, Ayçiçeği ekim nöbetine sokulduğunda, buğday alanlarında görülen ve verim düşüklüğüne neden olan kök çürüklüğü hastalığı etkili olmamakta ve buğday veriminde büyük artışlar (%20-50) sağlanmıştır.
Sulu koşullarda ise, Turfanda patates, Soya, Yerfıstığı ve Mısır gibi bitkilerde bölgemizde ekim nöbetine sokula bilmektedir. Ancak; Ayçiçeğinden sonra ekimi yapılacak bitkiler için, Potaslı gübre uygulamasına dikkat edilmelidir.

2.4. Toprak Hazırlama

Ayçiçeği tarımında toprak işleme ve tohum yatağı hazırlama bölgelere göre farklı olabilmektedir. Ön bitkinin hasadından sonra (Haziran veya Sonbaharda) tarla pullukla derin (20-25 cm) olarak işlenir. Özellikle, buğday ekim alanlarında, buğday hasadından sonra derin sürüm yapılmalı ve sonbaharda tarla tekrardan kültüvatörle karıştırılmalıdır. Kışı bu şekilde geçiren toprak, şubat ayı başında kültüvatör ile karıştırılmalıdır. Ekim zamanı geldiğinde, gübre ve herbisit uygulamasından sonra toprak tekrar gobledisk veya aysan kültüvatörü ile karıştırılmalı ve üzerinden sürgü geçirilmek suretiyle tarla ekime hazır hale getirilmelidir. Ayçiçeği tohumları genellikle nemli toprağa ekilirler. Bu nedenle, kuruya ekip, üzerine yağmurlama kurma fazla yaygın değildir. İkinci ürün Ayçiçeği tarımında ise; Buğday hasadından sonra anız yakılmalı ve tarla sulanarak tava getirilmeli ve arkasından toprak işlenerek tarla ekime hazır hale getirilmelidir (Soya ve Yerfıstığında olduğu gibi).

2.5. Besin İsteği ve Gübreleme

Diğer bitkilerde olduğu gibi, ayçiçeği de, büyüme ve gelişmesini devam ettirebilmek ve neticede bir verimi oluştura bilmesi için, topraktan belirli miktarlarda bitki besin maddesi kaldırması gerekmektedir. Kaldırılan besin maddesi miktarı, elde edilen verim değerlerine göre değişmektedir. Bu nedenle Ayçiçeği tarımında uygun bir gübreleme için önce toprak analizi yapılmalı ve buna göre belirlenen verim hedeflerine göre gübre önerilerinde bulunulmalıdır. Ayçiçeği tarafından topraktan en fazla azot ve potasyum kaldırılmaktadır.

Azot Gübrelemesi: Ayçiçeği tarımında uygulanacak azotlu gübre miktar; toprak yapısına, hedeflenen verime ve sulama koşullarına göre değişmektedir. Ayçiçeğinde verimi sınırlayan en önemli bitki besin maddesi azottur. Azot bitkilerde ilk gelişmeyi hızlandırmaktadır. Eksikliği halinde, bitkide normal bir gelişme olmamaktadır. Ayçiçeği bitkisi bir yetişme döneminde gereksinim duyduğu azotun % 66’sını çiçeklenme dönemi sonuna kadar almaktadır. Bu nedenle, bitkinin ihtiyaç duyduğu azotun % 50’si ekimle beraber, diğer yarısı ise bitkiler 20 – 25 cm boylandığında (ikinci çapayla birlikte) kullanılmalıdır.
Ayçiçeği için önerilen azot miktarı ; Çizelge 1’in incelenmesinden de görüleceği gibi; yaklaşık olarak hedeflenen her 20 kg/da verim için, 1 kg/da azot olmaktadır. Bu miktar toprak yapısına ve sulama sayısına göre değişebilmektedir. Kuru koşullarda uygulanacak azot miktarı azaltılmalı ve tamamı ekimle beraber uygulanmalıdır.
Ayçiçeği bitkisindeki Azot eksiklig; bitki boyunun kısalmasına ve alt yapraklarda sararmalara neden oluyor. Ayçiçeği tarımında uygulanan fazla miktardaki azot, bitkilerde vejetatif gelişmeyi hızlandırmakta ve sapların fazla boylanarak cılız kalmasına neden olmaktadır. Ayrıca , tohum kabuğunu kalınlaştırmakta ve tanedeki yağ oranını azaltmaktadır.

Fosfor Gübrelemesi: Ayçiçeği bitkisinin fosfor’a olan ihtiyacı fazla olmamakla beraber, belirli bir verimi oluşturabilmek için fosforlu gübre uygulaması yapılmalıdır. Ayçiçeği tarımında uygulanacak fosfor miktarı toprak analizlerine göre saptanmalıdır. Topraktaki fosfor miktarı esas alınarak, hedeflenen verime göre fosfor uygulaması önerilmelidir. Tatminkar bir verim için Çizelge 1’de verilen değerlere göre, hedeflenen her 40-50 kg/da verim için, 1 kg/da P2O5 yeterli olmaktadır. Fosforlu gübrenin tamamı ekim öncesi veya ekimle birlikte verilmelidir. Zira, Ayçiçeği bitkisi toplam fosfor ihtiyacının % 66’sını çiçeklenme dönemi içerisinde almaktadır. Fosforlu gübre, makinayla ekimlerde tohumun 5 cm yanına ve 5 cm altına verilmelidir. Uygulanan fosfor, tohumdaki yağ oranını ve yağın kalitesini artırmaktadır. Ayçiçeği bitkisindeki fosfor eksikliğinde; yaprak uçlarında yanmış gibi bir görünüm ortaya çıkıyor.

Potas Gübrelemesi: Ayçiçeği bitkisi topraktan fazla miktarda potas kaldırmasına rağmen, ülkemiz koşullarında potas önerilmemektedir. Bunun nedeni, topraklarımızda yeterli miktarda potas olmasıdır. Yapılan toprak analizlerine göre, eksiklik belirlenir ise, Çizelge 1’de verilen değerler göz önüne alınarak potaslı gübreleme yapılmalıdır. Aksi taktirde beklenen verim alınamaz. Potaslı gübreler, ekim öncesi uygulanmalıdır. Potas eksikliğinde, yaprak ayasının kenarında önce sararmalar, daha sonra da kahverengi bir renk oluşur ve kurumalar meydana gelir. Yaprak damar aralarında kabarır.

Çizelge 1. Ayçiçeği Tarımında Uygulanması Önerilen Azot, Fosfor ve Potas Miktarları (Saf olarak)

Hedeflenen Azot Miktarı Fosfor Miktarı Potas Miktarı
Verim (Kg/Da) (Kg/Da)

Kg/Da Kg/Da D O Y ÇY D O Y ÇY

140 7.4 4.5 2.3 – – 6.8 4.5 – –

160 7.9 4.5 2.3 – – 6.8 4.4 – –

180 9.1 4.5 2.3 – – 8.5 5.7 – –

205 10.2 4.5 2.3 – – 8.5 5.7 – –

230 11.3 5.7 3.4 – – 10.2 6.8 – –

250 12.4 5.7 3.4 2.3 – 10.2 6.8 – –

270 13.6 5.7 3.4 2.3 – 11.9 7.9 3.4 –

295 14.7 5.7 3.4 2.3 – 11.9 7.9 3.4 –

320 16.4 6.8 4.5 3.4 – 13.6 9.1 4.5 –

340 18.1 6.8 4.5 3.4 – 13.6 9.1 4.5 –

360 19.8 6.8 4.5 3.4 – 13.6 9.1 4.5 –

Topraktaki Miktarı; D= Düşük, O= Orta, Y= Yüksek, ÇY= Çok Yüksek

Ekim öncesi, uygulanması önerilen gübre miktarları:

Kuru koşullarda; 35-40 kg/da 20.20.0 veya 40-45 kg/da 15.15.15
Sulu koşullarda; 40-45 kg/da 20.20.0 veya 45-50 kg/da 15.15.15

2.6. Tohumluk ve Çeşit Seçimi

1960’lı yıllara kadar ülkemizde Romanya ve Bulgaristandan getirilen ayçiçeği çeşitleri ekilirken, 1962 yılında Orabanşın görülmesiyle birlikte bu çeşitler yerini Rus çeşitlerine (Vinimik 1646) bırakmıştır. Bugün ülkemizin bazı bölgelerinde bu çeşitler halen ekilmektedir. 1980’li yıllardan sonra ülkemize hibrit ayçiçeği çeşitleri getirilmiştir. Bu çeşitlerin; kısa boylu, yüksek verimli ve orabanşa dayanıklı olmaları nedeniyle üretimleri hızla artmış ve son yıllarda tamamen hibrid çeşitler ekilir hale gelmiştir.
Bölgemizde üretimleri yapılan ayçiçeği çeşitleri; Edirne-87, Turkuaz, Alhaja, C.207, Sanbro, Nantıo, Tr.3080 Özdemir Bey, Tr.6149 SA, AS.508, AS.615, AS.6310, MO70, Isera, Super 25, Istranca, P.64A95 ve P.64A12 (Orabanşın etkili olduğu bölgelerde), P.6433, ve P.6482 dir. Bunlar yağlık ayçiçeği çeşitleridir. Bunların dışında iri taneli çerezlik çeşitlerde mevcuttur ve ülkemizde ekimleri yapılmaktadır.
Ayçiçeği tarımında seçeceğimiz çeşit ne olursa olsun, kullanacağımız tohum kaliteli (sertifikalı) olmalıdır. Genelde ayçiçeği ekimi havalı mibzerlerle yaygın olarak yapılır hale gelmiştir. Bu nedenle, tohumların çimlenme oranları yüksek olmalıdır.

Ekimi yapılacak tohumlarda şu özellikler olmalıdır;
a) Taze olmalı
b) Çimlenme ve sürme gücü yüksek olmalı
c) Tohumlar ilaçlanmış olmalı
d) Hastalıklarla bulaşık olmamalı
e) Çeşit karışığı olmamalıdır.

2.7. Ekim

Ayçiçeği tohumlarının çimlenebilmesi için toprak sıcaklığının minimun 8-10 oC olması gerekmektedir. Toprak sıcaklığı arttıkça tohumun çimlenme ve sürme hızı da artmaktadır. Bu nedenle ekim zamanında toprak sıcaklığının 12 oC olması istenir. Bu nedenle, ekim zamanını belirlemede, toprak sıcaklığı önemli bir faktör olmaktadır. Toprak sıcaklığı, tohumun çimlenebileceği dereceye ulaştığında, ne kadar erken ekim yapılırsa, verim, o nispette yüksek olmaktadır. Bu nedenle, ekimde geç kalınmamalıdır. Çukurova bölgesinde sulanmayan taban arazilerde Ayçiçeği için en uygun ekim zamanı; Şubat sonu – Mart ayının ilk yarısı dır. Bölgemizde Mart ayı sonuna kadar ekim bitirilmelidir. Ekimde geç kalınır ise verim çok düşmektedir. İkinci ürün Ayçiçeği tarımında, ekimlere Temmuz ayının 15’inden sonra başlanılmalı ve ay sonuna kadar bitirilmelidir.
Ayçiçeği ekimi makinayla yapılmaktadır. Tohum fiyatları pahalı olduğu için, genellikle havalı mibzerler kullanılmaktadır. Ancak, bazı yörelerde normal mibzerlerle ekim yapılmaktadır. Ekimde sıra arası mesafesi 65-70 cm olarak tutulmakta, sıra üzeri ise 30-35 cm arasında değişmektedir. Tohum iriliğine bağlı olarak normal mibzerlerle dekara 1.5-3.0 kg tohum kullanılmaktadır. Havalı mibzerlerle yapılan ekimlerde ise 500-700 gr/da tohum yeterli olmaktadır. Havalı mibzerlerde çıkış sonrası seyreltmeye gerek yok, normal mibzerlerde çıkış sonrası seyreltme zorunludur. Kuru koşullarda dekara 4500-5500 bitki, sulu koşullarda ise dekara 5000-6500 bitki yeterli olmaktadır (Anonim,1992).
Toprak yapısına ve nemine bağlı olarak ekim derinliği değişmektedir. Normal koşullarda ayçiçeğinde ekim derinliği 4-6 cm arasında değişmekte, toprak nemi derinlere kaçmış ise, ekim derinliği 7 cm’ye kadar çıkarılabilmektedir.

2.8. Bakım

Ayçiçeği tohumu, uygun koşulların oluşması ile ekimden 10-15 gün sonra çimlenerek toprak yüzeyinde genç bitkiler oluşur. Çevre koşullarının uygun olması halinde bitkiler gelişmelerini hızla sürdürürler. Bitkilerin büyüme ve gelişme süreleri boyunca gerekli bakım işlerinin zamanında ve tekniğine uygun olarak aksatılmadan yapılması gerekmektedir. Aksi taktirde ayçiçeğinden beklenen verim alınamaz. Ayçiçeği tarımında bakım işleri; Çapalama ve yabancı ot kontrolü, seyreltme, sulama, hastalık ve zararlılarla mücadeledir.

Çapalama ve Yabancı Ot Kontrolü: Ayçiçeği bitkisi ilk gelişme döneminde yabancı otlardan fazla etkilenmekte ve zarar görmektedir. Bu nedenle, yabancı otlarla mücadeleye erken dönemde başlanılmalıdır. Bitkiler toprak yüzeyine çıkıp, 10-12 cm boylandığında (4-6 yapraklı dönemde) ilk çapa, bitkiler 25-30 cm boylandığında ise, ikinci çapa yapılmalıdır. İkinci çapayla birlikte boğaz doldurma da yapılmaktadır. Ayçiçeği bitkisi saçak köklü olduğu için, çapalama derin yapılmamalıdır (10 cm’den derin olmamalıdır). Üst gübreleme (N) yapılacaksa, ikinci çapa ile birlikte verilmelidir. Bitkiler 40 cm’ye ulaştığında çapalama işlemine son verilmelidir. Özellikle kurak bölgelerde buharlaşma ile su kaybını önlemek için, sık sık çapalama yapılmalıdır. Ayçiçeği tarımında 2-3 çapa yeterli olmaktadır.
Ayçiçeği tarımı yapılan bölgelerde, Köpek üzümü, Şahtere, Kazayağı, Çoban çantası, Horoz ibiği, Çoban değneği, Yabani semizotu ve Dikenli pıtrak gibi yabancı otlar zararlı olmaktadırlar. Ayçiçeği tarlalarında sorun olan yabancı otlar çapalama ile yok edilebildikleri gibi, herbisitler kullanılarak da kontrol edilebilmektedirler. Ayçiçeği tarımında kullanılan herbisitler;

Challange 600 (Aclonifen): Ekim sonrası 200-300 cc/da dozunda uygulanır. Yabani hardal, Sirken, Horozibiği, Serçe dili, Ballıbaba, Yavşan otu, Yapışkan otu, Gökbaş, Papatya, Yabani turp ve Darıcan gibi yanancı otlara etkili olur.

Trifilin (Trifluralin): Ekim öncesi 150 – 200 ml/da dozunda toprağa uyğulanır ve 5-7 cm derinliğe karıştırılır. Kazayağı, Horozibiği ve dar yapraklı yabancı otlara karşı etkili olmaktadır.

Gesegard (Prometryne): Ekimden hemen sonra, tarla yüzeyine 300 ml/da dozunda uygulanır. Kazayağı, Çoban çantası, Horoz ibiği ve Yabani semizotu gibi yabancı otlara karşı etkili olmaktadır.

Linurex (Linuron): Ekimden hemen sonra tarla yüzeyine 250 ml/da dozunda uygulanır. Köpek üzümü, Şahtere, Kazayağı, Çoban çantası, Horoz ibiği ve Yabani semizotu gibi yabancı otlara karşı etkili olur.

Formula Super (Qualazop-p-etil): Çıkış sonrası tarla yüzeyine 100 cc/da dozunda uygulanır. Dar yapraklı yabancı otlara etkili olur.

Ayçiçeği bitlisinde büyüme ve gelişmenin normal olabilmesi için sıra üzerinde bitkilerin belirli mesafelerde olmaları gerekmektedir. Ekimin üniversal (normal) tipi mibzerlerle yapılması halinde, sıra üzeri mesafeleri ayarlanamaz. Bu nedenle, bitkiler 10-15 cm olduğunda seyreltme yapılmalıdır. Havalı mibzerlerin kullanılması halinde, seyreltmeye gerek yoktur. Sıra üzeri mesafesi istenildiği gibi ayarlanabilmektedir.

Sulama: Ayçiçeği bitkisi kuraklığa oldukça dayanıklıdır. Ancak, sulu koşullarda yetiştirildiğinde önemli verim artışları elde edilmektedir. Ayçiçeği bitkisinin suya en fazla ihtiyaç duyduğu dönem, tabla teşekkülünden, çiçeklenmeye kadar geçen dönemdir. Özellikle çiçeklenmeden 20 gün önce ve çiçeklenmeden sonraki 20 günlük dönem su tüketimi bakımında ayçiçeği için çok kritik bir dönemdir. Bu dönemde bitki susuzluk stresine sokulmamalıdır. Yağışın yeterli olduğu (yıllık 600 mm ve bahar yağışı 400 mm) bölgelerde sulamaya gerek duyulmamaktadır. Ancak, yağışın yeterli olmadığı bölgelerde sulama yapılmalıdır. Sulama ile % 50 ve daha fazla oranlarda verim artışları elde edilebilmektedir. Bölgenin ikili ve toprak koşullarına göre ayçiçeğinde 3-4 sulama yapılmaktadır. Ayçiçeğinde ilk sulama tabla teşekkülünde, ikinci sulama çiçeklenme döneminde ve üçüncü sulama ise süt olum döneminde yapılmalıdır.
Ayçiçeğinde sulama, karık usulü yapılmaktadır. Özellikle son çapalamada, lister tipi çapalar kullanılarak boğaz doldurma ve karık oluşturma birlikte yapılmalıdır. Sulama sonrası tarlada su bırakılmamalıdır.

Hastalık ve Zararlılarla mücadele: Ayçiçeği bitkisine arız olan ve zarar meydana getiren önemli zararlılar şunlardır;

Makaslı Böcek (Lethrus brachiicollis Fairm.):Trakya bölgesinde yayğın olatak bulunur. Erginleri, fideleri çimlenme döneminde kök boğazından keserek zarar verirler. 1 m’2 alanda 2-4 ergin görüldüğünde ilaçlamaya başlanılmalıdır. İlaçlama tüm tarlaya yapılabildiği gibi, yalınızca bu zararlının topraktaki deliklerinin ağzına da yapılabilir.

Çayır Tırtılı ( Laxostege sticticalis L.): Marmara, Ege ve Karadeniz bölgelerinde yaygın olarak bulunmaktadır. Bitkinin yapraklarını, tomurcuk ve çiçek yapraklarını yemek suretiyle zararlı olurlar. Zamanında mücadele yapılmaz ise, bitkinin tüm yapraklarını yerler. 1 m’2 de 7-8 tırtıl görüldüğünde ilaçlama yapılmalıdır.

Salyangoz ( Helix figulina ): Özellikle, çimlenme döneminde yağışı bol olan bölgelerde (Çukurova bölgesinde), genç fideleri keserek zarar vermektedirler. Salyangozlar geceleri ortaya çıkarlar ve zararlı olurlar. Mücadelesi oldukça zordur. Zamanında önlem alınamaz ise, çok fazla zarar meydana getirmektedirler. Zehirli kepek veya üsten kaplama ilaçlama önerilmektedir.

Kuşlar: Ayçiçeği tarımında en önemli sorunlardan biri de kuş zararıdır. Tabla üzerinde tohumlar olgunlaşmaya başladığında kuşlar tarafından yenilmek suretiyle büyük zararlar meydana getirilmektedir. Genellikle sabah 5-6 ile akşam üzeri 7-8 saatleri arasında fazla zarar meydana getirmektedirler. Kuş zararına karşı ne şekilde önlem alınırsa alınsın, fazla etkili olunamamaktadır. Ancak, zarar derecesini azaltmak için şu önlemlerin alınması önerilmektedir;
Kültürel önlemler: Bunun için, yerleşim alanlarına ve ormanlık alanlara yakın bölgelere ayçiçeği ekilmemelidir. Tablası aşağıya doğru sarkık çeşitler tercih edilmelidir.
Mekanik önlemler: Ayçiçeği tarlası içerisinde kuşları kaçıracak yüksek sesli gürültü oluşturmak. Bunun için belirli aralıklarla top sesi çıkaran ve tüple çalışan aletler kullanılmalıdır.
İlaçlı mücadele: Çiçeklenme dönemi sonunda bitkiler üzerine özel hazırlanmış ilaçlar püskürtmek suretiyle kuşlar yok edilmektedir (Avitrol-99S). Ayrıca, pis koku yaymak suretiyle kuşları kaçıran kimyasal ilaçların kullanılmasıdır .

Yukarda sayılan bu zararlılar dışında; Bozkurtlar (Agrotis spp.), Çizgili yaprak kurdu (Spodeptera exigua Hbn.), Yeşil kurt (Heliothis spp.) ve Kırmızı örümcek (Tetranychus spp.) gibi zararlılarda, ayçiçeği bitkisinde zarar meydana getirebilmektedir.

Mildyö veya Köse Hastalığı (Plasmopara halstedii Farl.): Ülkemizde ayçiçeği tarımı yapılan tüm bölgelerde görülen ve epidemi yaptığında önemli verim kayıplarına neden olan bir hastalıktır. Hastalık etmeni tohumla ve toprakla taşınır. Hastalık etmeninin tohumla bulaşık olması halinde, yani, erken dönemde hastalığa yakalanmış olması halinde (tohumun çimlenmesinden, dört yapraklı olduğu devre) , fideler zayıf gelişir, genç bitkilerin yaprakları kurur ve bitki kısa sürede ölür. Bunun nedeni, hastalık etmeni mantarın, bitkinin iletim demetlerine girerek tüm bitkiye yayılması ve daha sonra da iletim demetlerini tıkamasıdır. Bitkilerin hastalığa ileri dönemlerde yakalanması halinde (8-10 yapraklı dönemde), bitkiler bodurlaşır, gövde ve yapraklarda sertleşme, gevrekleşme meydana gelir. Ayrıca, bitkide çiçek açmaz veya yukarıya bakan ve tohum oluşturmayan tablalar meydana getirir. Hastalık etmeni yaprakların alt kısımlarında beyaz bir örtü halinde çıplak gözle görüle bilmektedir. Bu hastalığa karşı mücadelede; Hastalıklı bitkilerin erken devrede görülmesi halinde sökülerek tarladan uzaklaştırılmalı, genç bitkiler, bakırlı ve organik fungisitlerle koruyucu olarak ilaçlanmalıdır. Dört yıllık ekim nöbeti uygulanmalıdır ve dayanıklı çeşit ekilmelidir.

Gövde ve Tabla Çürüklüğü Hastalığı (Sclerotinia scleretiorum Lib.):Ülkemizde yaygın olarak görülen bir hastalıktır. Tohumla ve toprakla yayılır. Özellikle tabla enfeksiyonları, çiçeklenmeden sonra yağan fazla yağmurlardan sonra, topraktaki skleroitlerin çimlenip meydana getirdiği sporların havadan taşınması ile oluşmaktadır. Tablaya yerleşen hastalık etmeni, kısa sürede tablanın çürümesine neden olmaktadır. Hastalığın bitkideki ilk belirtileri, yaprakların hafifce sararması ve daha sonra bitkinin tümünün hızla solması ve kuruması şeklinde görülür. Bu hastalığa karşı mücadelede; temiz tohum kullanılmalı, dayanıklı çeşit ekilmeli, ekim nöbeti uygulanmalı ve taban arazilerde aşırı sulamadan kaçınılmalıdır.

Pas Hastalığı (Puccinia helianthi Schw.): Ülkemizdeki tüm ayçiçeği üretim alanlarında görülen bir hastalıktır. Ancak, verim üzerine fazla olumsuz etkisi yoktur. Pas; yapraklar üzerinde tarçın renkli püstüller halinde görülür. Bu püstüller mantarın yazlık sporlarıdır. Şiddetli enfeksiyonlarda pas, gövde ve tabladaki koruyucu yapraklar üzerinde de görülür. Bu hastalık, konukçu bitkilerden, ayçiçeğine taşınırlar ve bitkiyi hastalandırırlar. Genellikle, Ağustos ayında ortaya çıkarlar. Hastalıkla bulaşık bitkiler zamanından önce olgunlaşır ve tohumlar cılız kalır. Mücadelesinde; dayanıklı çeşit ekilmeli, konukçu bitkiler ilkbaharda derhal tarladan uzaklaştırılmalı ve hastalığın yağın olarak görüldüğü bölgelere ertesi yıl ayçiçeği ekilmemelidir.

Bu sayılan hastalıklar yanında, ayçiçeğine arız olan ve zarar meydana getiren çok sayıda hastalık etmeni vardır. Bunlar; Solğunluk hastalığı (Verticillium dahliae Klebahn), Yaprak leke hastalığı (Alternaria helianthi, Septoria helianthi ve Pseudomonas syringae), Tabla çürüklüğü (Botrytis cinerea Pers. ve Rhizopus sp.), Çökerten hastalığı (Phthium ophanidermatum, Fusarium moniliforme, Rhizoctonia solani), Foma (Phoma oleracea), Kömür çürüklüğü (Macrophomina phaseoli), Virus hastalıkları (Mozaik V., Ringspot V.) ve Mikoplazma hastalığı (Aster yellow) dır.

Orobanş (Orobanche cumana): Ayçiçeği bitkisine arız olan ve zarar meydana getiren bir parazittir. Orobanş; Canavar otu veya Verem otu olarak bilinir. Orobanş bitkisine ait tohumlar çimlenerek ayçiçeği bitkisinin köklerine musallat olur ve bitki öz suyunu emerek bitkinin gelişmesini engellerler. Özellikle, bitki öz suyunu emerek yaprakların solmasına, dolayısıyla bitkide fotosentezin azalmasına veya durmasına neden olurlar. Kurak koşullarda Orabanş zararı daha fazla olmaktadır. Orabanş nedeniyle % 60-70 verim kaybı meydana gelmektedir. Kurak koşullarda orobanşın etkisi daha fazla olmaktadır. Topraktaki yoğunluğuna göre her ayçiçeği bitkisine 3-4 , bazen 20-30 orobanş arız olmaktadır. Mücadelesinde; Orobanş tohumla çoğaldığı için, tarlada orobanş bitkileri görüldüğünde, tohumları dökülmeden söküp atılmalı, uzun süreli ekim nöbeti uygulanmalı ve ekim nöbetine; bakla, bezelye, domates, tütün, yonca, fiğ ve haşhaş gibi orobanş’dan etkilenen bitkiler sokulmamalıdır. Ayrıca, orobanşa dayanıklı çeşitler ekilmelidir.

2.9. Hasat ve Harmanlama

Ayçiçeği; çeşit özelliğine bağlı olarak, ekimden yaklaşık 120 gün sonra hasat olgunluğuna ulaşmaktadır. Bu da ülkemizde temmuz-Ağustos aylarına denk düşmektedir. Ayçiçeğinde hasat zamanı geldiğinde; bitkinin sap, yaprak ve tablaları sararmakta, tablanın kenarındaki sarı çiçekler dökülmekte, tablanın kenarında bulunan koruyucu yapraklar kahverengi renk almakta ve tohumdaki rutubet oranı % 25’in altına düşmektedir. Ayçiçeği hasadın da, tohumun iyice kuruması beklenir ise, tohumlar dökülmekte ve kuşlar tarafından meydana getirilebilecek zarar artmaktadır. Bu nedenle tohumdaki rutubet oranının %12’lere düşmesi beklenilmeden, % 20-25 nemde hasada başlanılmaktadır. Ayçiçeğinde elle yapılan hasatlarda tohumlar olgunlaşmadan erken dönemde hasat yapılır ise, tohumlar cılız kalacağı için, verim düşmektedir. Aynı şekilde, hasat geç kalır ise, tohumlar dökülmekte ve kuş zararı artmaktadır. Bu nedenle, hasat zamanı geldiğinde fazla beklenilmeden hasada başlanılmalıdır. Ayçiçeğinde hasat; elle veya makinayla yapılmaktadır.

Makinayla Hasat: Ayçiçeği hasadında normal buğday biçerdöverleri kullanılabilmektedir. Ancak hasat kaybı çok yüksek olmaktadır(%46’ya ulaşmakta). Normal buğday biçerdöverlerinin tablaları değiştirilmek ve gerekli düzenlemeler yapılmak suretiyle, ayçiçeği hasadı yapılabilmektedir. Özel biçerdöverlere gerek yoktur. Ayrıca, tohumların kırılmaması ve tane kaybının olmaması için, biçerdöver üzerinde gerekli ayarlamalar titizlikle yapılmalıdır (batör-kontibatör aralığı, eleklerin büyüklüğü ve üfleme hızı v.s ). Hasat sırasında biçerdöver hızı 5-8 km/saat olmalıdır. Makinalı hasatta, biçim yüksekliği 30-60 cm arasında değişmektedir. Makinayla hasatta, tabla ve tohumlar iyice kurumalıdır (tohumdaki rutubet oranı % 12-15’lere düşmelidir). Hasat sonrası elde edilen üründeki rutubet oranı yüksek olur ise, kurutma yapılarak, rutubet oranı % 9.5-10’lara düşürülmelidir. Aksi taktirde, tohumlar küflenerek bozulurlar.

Elle Hasat: Bitkinin sap ve yaprakları sarardığında, tabla üzerindeki tohumlar, tablanın orta kısmına kadar olgunlaştıklarında, elle hasat için, hasat zamanı gelmiş demektir. Tohumdaki rutubet oranının % 15’lere düşmesine gerek yoktur. Hasat zamanı geldiğinde, tablalar orakla kesilir ve römorklara doldurularak harman yerlerine taşınırlar. Harman yerinde, tablalar ve üzerlerindeki tohumlar iyice kuruduğunda, değişik yöntemler kullanılarak tohumlar harmanlanırlar.
Ayçiçeğinde harmanlama işlemi;

a. Kurumuş tablalar sopayla dövülerek,
b. İki tabla birbirine sürülerek,
c. Tablalar dövenle ezilerek,
d. Tablaların üzerinde traktörle gezinerek
e. Tablalar özel yapılmış harmanlama makinalarından geçirilerek veya
f. Tablalar biçerdöverlerin önüne atılarak yapılmaktadır.

Harmanlama sonunda elde edilen ürün elenerek veya savrularak, temizlenir. Tohumdaki rutubet oranı yüksek ise, belirli bir süre güneş altında kurutulurlar. Sonra, çuval veya harallara doldurularak, depolara veya alım yerlerine taşınırlar.

2.10. Kurutma ve Depolama

Hasat veya harmanlama sonunda elde edilen üründeki rutubet oranı % 10’un üzerinde ise, kurutma işlemi yapılmalıdır. Ayçiçeğinde kurutma; tabi şartlarda güneş altında yapılabildiği gibi, özel olarak kurulmuş, kurutma tesislerinde de yapılmaktadır. Kurutma sonunda tohumdaki rutubet oranı % 10’un altına düşürülmelidir. Ayçiçeğinde; % 9.5 tohum nemi ile % 75 hava nemi denge halindedir. Tohumdaki rutubet oranı düşük olsa dahi, hava nispi neminin yüksek olması halinde, denge nemi nedeniyle, tohumdaki rutubet oranı kısa sürede yükselmektedir. Ayçiçeğinde sağlıklı bir depolama için, depo içerisindeki havanın nemi, % 75’lerin üzerine çıkartılmamalıdır. Tohumdaki rutubet oranı % 11’e çıktığında, bazı mantarlar faaliyete geçmekte ve ürünün bozulmasına neden olmaktadırlar.
Ayçiçeği ürünü özel yapılmış silolarda veya adi depolarda saklanmaktadır. Depo içerisinde ürün, dökme olarak bulunmaktadır. Depo içerisinde sıcaklık yükselmesini ve üründeki kızışmayı önlemek için, havalandırma işleminin çok dikkatli yapılması gerekmektedir. Özellikle ısınan ve nemlenen havanın süratle depodan uzaklaştırılması gerekmektedir.